30 Nisan 2016 Cumartesi

Birhan Keskin / Delilirikler II

Aslında
hazin bir öyküdür bu
anlatmaya yakışmaz sesiniz
yanımdaki bütün sandalyeler boş,
alabilirsiniz.

Oturunuz.

...bolerokuşlarlaeliihvan
birden, gaseyan... gaseyan... gaseyan.

...sonra sarışın kadınlar esmer olup
balkonlara çıktılar
ben terk ettim beyaz çerçeveli bir fotoğrafı
ve dönmedim bir daha.

Resmim,
zayıf yüzlü, gülümsemeye yakın neredeyse
hastane penceresine dayalı
ahşap ve toz kokan bir pencerede çekilmişti.

Gaseyan...
yıllar sonra kente çıktım
örümcek ağlarının, paslanmış kapıların ardından
kente çıktım,
yıllardır sallanan bir sandalyenin ardından
tozlar içinden,
uzaklara ve karalara yazıldığım mektuplardan
beyaz çerçeveli bir fotoğraftan,

gaseyan.

Burkuldum ve ağladım
kırmızı bir danstı her şey, oynadım.
tenim ve ellerim yoktu
kimse görmedi.
Kimse görmedi, saçlarım uzamadı yıllardır.

Birhan Keskin / Delilirikler I

Betonun hüznünden doğdum
suyun isyanından
güneşin kırılganlığına dokunup
geliyorum.

Sana söz yakışır, ağzını hatırla.

Kırık bir şehir hikayesinden doğdum,
kırk meseleden
bardaklar ve demli çaylara dokunup
geliyorum.

Sana söz yakışır, elma de.

Aslı ve Astar'ı olmayan bir hikayeden doğdum,
karşılar ve balkonlardan
korna seslerine karışıp
geliyorum.

Sana söz yakışır, ağzını hatırla.

O eski hikaye bitti,
şaşkınlığımdan doğdum
denize düştüm
kuruyup geliyorum.

24 Nisan 2016 Pazar

Birhan Keskin / Kargo

sana buraya bazı şeyler koyuyorum.
yol boyunca aklında olsun.
lazım olursa açar okursun.
olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun.

şuraya bir cümle koydum
bırak, acımızı birileri duysun.
hem zaten şiir niye var?
dünyanın acısını başkaları da duysun!

acı mıhlanıp bir kalpte durmasın
ortada dursun
olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper
az unutursun

buraya tabiatı koydum
ağaçları, suyu, ovayı, dağı
onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.

buraya küçük mutlu güneşler koydum
günlerimiz karanlık ve soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.

buraya, bir inanç bir inat koydum
tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun.

buraya yolun yokuşunu koydum
bildiğim için yokuşu
zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ,
valla bak
aklında bulunsun.

buraya umutlu günler koydum
şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kim bilir, birazdan uzanıp dokunursun.

buraya bir ayna koydum
arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun.
mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun
n'olcak ki, bırak patronlar seni kovsun!

burada bir tutam sabır var
kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun.

burada güzel çaylar var
bu aralar senin için çok önemli
bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar
demlersin, maksat midene dostluk olsun.

şuraya youtube'dan müzikler, bach dinle filan, koydum
ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun.

buraya bir silkintiotu koydum
kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.