geriye bakarak yanıtlıyoruz birbirimizi
bir destek aranır bir güç alırcasına
dönerek ikide bir anıların ülkesine...
alnımızı gererek konuşuyoruz, kaşlarımızı
bir ince eğimle siper edip bakışlarımıza
çok iyi bildiğimiz bir duyguyu
-o biraz yenilgiye biraz ezikliğe benzer
ortak yaşadığımız sızım sızım-
saklamaya çalışıyoruz birbirimizden.
uzun uzun susuyoruz sözün kıyılarında
hangi kapıyı aralasak bir uzaklık esiyor
hiçbir düşünceyi sonuna dek götüremiyoruz.
-böyle belirlenmiş sınırlar içinde
bir iç denetimle bir dış denetimle
konuşmasak da eski tadını yitirdi-
düşler kuruyoruz yeniden gelecek üzerine
kaldırıp kirpiklerimizi ayak uçlarımızdan
dağlara bakıyoruz, ufuklara, bulutlara
-ah, o insan yüreğinin değişmeyen tutkusu-
bir güncel sesle sonra, çirkin ve çiğ
bir kirli görüntüyle hayata ilişkin
dönüyoruz gerçeğin o kalın çizgisine...
yeni yeni yaşamlar kuruyoruz ödünler vererek
aklımızda yüzlerce geçerli açıklama:
"yaşamak zorundayız nasılsa, iyidir
hiç yoktan var olmak" adına
karşı çıktığımız ne varsa yapıyoruz hepsini.
bir kan pıhtısı gibi yarada kuruyan
binlerce uyuşturucu merhemle donuyor kalbinizde
anılar inançlar incelikler düşler...
12 Temmuz 2017 Çarşamba
Yunus Emre / Aşk Gelicek Cümle Eksikler Biter
N'olur ise ko ki olsun n'olusar
Tek gönül Mevla'yı bulsun n'olusar
Aşk denizi gene taşmış kan akar
Aşık-ı biçare dalsın n'olusar
Bu denize düşen ölür dediler
Ölür ise ko ki ölsün n'olusar
Aşk gelicek cümle eksikler biter
Bitmez ise ko ki kalsın n'olusar
Akıbet şol göze toprak dolusar
Bir gün öndün, ko ki dolsun n'olusar
Dünyanın mansıplariyle izzetin
Yunus kodu alan alsın n'olusar.
6 Temmuz 2017 Perşembe
Fuzûlî / Gazel
"Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garâzım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı
Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver
Oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı
Perde çek çehreme hicrân günü ey kanlı sirîşk
Ki gözüm görmeye ol mâh-likâdan gayrı
Ki gözüm görmeye ol mâh-likâdan gayrı
Yetti bî-kesliğim ol gâyete kim çevremde
Kimse yok çizgine girdâb-ı belâdan gayrı
Kimse yok çizgine girdâb-ı belâdan gayrı
Ne yanar kimse bana âteş-i dîlden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı
Bozma ey mevc gözüm yaşı habâbın ki bu seyl
Koymadı hiç imâret bu binâdan gayrı
Koymadı hiç imâret bu binâdan gayrı
Bezm-i aşk içre Fuzûlî nice âh eylemeyem
Ne temettu' bulunur neyde sadâdan gayrı"
Ne temettu' bulunur neyde sadâdan gayrı"
Ahmet Erhan / Akşam Güneşi
hayatım temsili bir yenilgi gösterisidir
okulu seven çocuklara bıkkınlık getiren
yağmurda yalnız kalır, seyircisi yoktur
onun için yaşamak alelade bir lükstür
rüzgara karşı kalem oynatır hayatım
damla damla büyür beyninde bir gül
bir şiirdir ve hiç de kötü değildir
dizeleri birbirine iteleyerek geçer
sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım
genelevi bulamayan yeniyetmeye benzer
yalnızlığı yalnızlıktır ve çok sıradandır
her hafta sonu annesini görmeye gider
kartpostal görüntüleri ile intihar eder
donar kalır bir aynada eli yüzü çıplak
altıncı filo gibi bir şeydir, isyanlar bastırır
yasaktır elini koynuna sokmak yasaktır
sonuçta bir hayattır, naftalinler kullanır
parası çıkmazsa gider sakal bıyık bırakır
sevgilisi yoktur ve artık sevgisi de yoktur
radyoda söylenmeyen bir ölüm sessizce kepenklerini kapatır.
okulu seven çocuklara bıkkınlık getiren
yağmurda yalnız kalır, seyircisi yoktur
onun için yaşamak alelade bir lükstür
rüzgara karşı kalem oynatır hayatım
damla damla büyür beyninde bir gül
bir şiirdir ve hiç de kötü değildir
dizeleri birbirine iteleyerek geçer
sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım
genelevi bulamayan yeniyetmeye benzer
yalnızlığı yalnızlıktır ve çok sıradandır
her hafta sonu annesini görmeye gider
kartpostal görüntüleri ile intihar eder
donar kalır bir aynada eli yüzü çıplak
altıncı filo gibi bir şeydir, isyanlar bastırır
yasaktır elini koynuna sokmak yasaktır
sonuçta bir hayattır, naftalinler kullanır
parası çıkmazsa gider sakal bıyık bırakır
sevgilisi yoktur ve artık sevgisi de yoktur
radyoda söylenmeyen bir ölüm sessizce kepenklerini kapatır.
2 Temmuz 2017 Pazar
Arkadaş Zekai Özger / Kan Reçetesi
...
kalbim!
sen varsın
sen tökezleyen bir şarkı değilsin
ne de uzun, yanık havalı türkü
sen kendinin ezgisisin.
yırt öfkenin sabredilmez dağarcığını
dağılan, saçılan ne varsa hepsi senindir
kara bir gök ancak bunlarla arınır
ve elbette yeter bunlar sırça küreyi dağıtmaya
acı diye ne varsa hepsini onarmaya
kalbim!
elimden tut
elimden tut
sensiz bir şey yapamam.
kalbim!
sen varsın
sen tökezleyen bir şarkı değilsin
ne de uzun, yanık havalı türkü
sen kendinin ezgisisin.
yırt öfkenin sabredilmez dağarcığını
dağılan, saçılan ne varsa hepsi senindir
kara bir gök ancak bunlarla arınır
ve elbette yeter bunlar sırça küreyi dağıtmaya
acı diye ne varsa hepsini onarmaya
kalbim!
elimden tut
elimden tut
sensiz bir şey yapamam.
Turgut Uyar / Denize Gidip Dönen Mavilerin Bire İndirgenen Üçlüğü
yalanlı dolan alçak doğruca yaşanmamış bir
bir gözsüz kulaksız elsiz ayaksız güdük bir gün
bütün yitiklerim karalarım üstüste üstüste bütün karışıklığım
gelip geçtiğim macera şu kadar binler yıllık
şu kadar binler yıllık karalarım karışıklığım üstüste
usul usul insan insan ölüm ölüm üstüste
şu kadar güneş şu kadar su şu kadar su yılanı şu kadar düzen
ben sebepliyim denizlere aylara kavgalara umursuzluğa
bir maviyi durup dururken birine benzetiyorum
bir balığın ağzını anıyorum durup dururken
serinliyorum
ben üç yer tasarlamıştım üçü de sana bana uygun
biri günebakanlarda biri otuz yaşta birini sorma
birini sorma gün gelir ben söylerim
daha usta olurum daha yiğit o zaman söylerim
bu kırgın karanlığı bir ışıtalım ilkin
yeniden şehirler kuralım şimdikilerine benzeyen
baştan başlayalım susamlara ekmeklere denizaşırılarına
sevmelere
gidip dönelim
belki bir yerde bir tohumda bir durumda belki
belki o ses o yudum o yumuşak döşekler yeşil yeşiller
ben taş çekerim yılmam çamur kararım yol döşerim
bakarsın göneniriz gidip dönelim
ben yılmam taş çekerim çamur kararım ben
senin de gürül gürül saçların var nasıl olsa.
bir gözsüz kulaksız elsiz ayaksız güdük bir gün
bütün yitiklerim karalarım üstüste üstüste bütün karışıklığım
gelip geçtiğim macera şu kadar binler yıllık
şu kadar binler yıllık karalarım karışıklığım üstüste
usul usul insan insan ölüm ölüm üstüste
şu kadar güneş şu kadar su şu kadar su yılanı şu kadar düzen
ben sebepliyim denizlere aylara kavgalara umursuzluğa
bir maviyi durup dururken birine benzetiyorum
bir balığın ağzını anıyorum durup dururken
serinliyorum
ben üç yer tasarlamıştım üçü de sana bana uygun
biri günebakanlarda biri otuz yaşta birini sorma
birini sorma gün gelir ben söylerim
daha usta olurum daha yiğit o zaman söylerim
bu kırgın karanlığı bir ışıtalım ilkin
yeniden şehirler kuralım şimdikilerine benzeyen
baştan başlayalım susamlara ekmeklere denizaşırılarına
sevmelere
gidip dönelim
belki bir yerde bir tohumda bir durumda belki
belki o ses o yudum o yumuşak döşekler yeşil yeşiller
ben taş çekerim yılmam çamur kararım yol döşerim
bakarsın göneniriz gidip dönelim
ben yılmam taş çekerim çamur kararım ben
senin de gürül gürül saçların var nasıl olsa.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)