26 Mart 2018 Pazartesi

William Shakespeare / 66. Sone

vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e 
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var, o koyuyor adama.

Nazım Hikmet / Tahirle Zühre Meselesi

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.

Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
                                          ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. 

Fatih Şahin Işık / Züleyha

temmuz yanığı yüreğim
bozkırın ortayerinde
züleyha yanar
tarlalarda buğday

şimdi hangi bozlaktır
telinde sazımın
züleyha ağlar

temmuz yanığı yüreğim
kendi zindanında mahkum
züleyha, kendi geçmişine tutsak
ayrılıksız ayrılıklar

yan züleyha
kim eder seni azad
sen de yan züleyha
tarlada başak kadar
testide su
tende ter kadar

şimdi durmadan
kaçar durur
eski bir şehrin
yabancı duvarlarına
yalancı diyarlarına
kaç züleyha
kaçabilirsen

temmuz yanığı yüreğim
uykusuz gecelerde
rüyalar görülmez züleyha
kendi rüyana kal
kendi rüyanda yan
yan züleyha

şimdi hiçbir şiir
kurtarmaz seni
züleyha
hangi kuyudur
beni benden alır da
zindanlara salar

hangi kabusu görsem
zebaniler oynar
şeytan alkış tutar
hangi rüyayı yorsam
senden kaçamam

şimdi züleyha
hangi ülkeye
sultan olsam da
gözlerin değer
bu sevda beni
senden eder

züleyha
hangi şiirin kalemi olsam
hangi ağıda nefes
sen züleyha
hangi gömleği giysem
yan züleyha...

12 Mart 2018 Pazartesi

Süleyman Çobanoğlu / Benden Sonra Bir Daha

Sarıköy’e de uğra on bir kabri komagıl
Benden sonra bir daha turnaları bırakma
Atın sor hatırını köpük köpük alnını
Yörende bir oğlancık pes gönlünü farıtma
Benden sonra bir daha suya girme tedbirsiz
Bulut kızdı mı bakma itimad etme kuma
Çöküp de bir cigara yakarkenki o ışık
Tanık olsun – bir tanık lazımdır olduğuma
Yoksa kimler bilecek burda böyle bir adam
Yüzü yüzlerden kesik kalbi sazlardan kesik
Benden sonra bir daha Allah’a boyun uzat
Enir aluban tabiat okusun türlü betik
Dünyaya aldırmayan gözlerin ışıl ışıl
Karanuluk içinde ateş yakmış çobanlar
Benden sonra bir daha usul ağla ağlarsan
Yağmura hörmetinden ağladığın zamanlar
Seni sevip çekildim dedim dünya bu kadar
Kar örttü ovaları ne gölge var ne de iz
Benden sonra bir daha gözetleme afaki
Yabancıyız nihayet ekmeğe etmek deriz.