21 Haziran 2015 Pazar

Şükrü Erbaş / Yaseminlerin Sabahı



Gökyüzü bulut bulut uyanıyordu 
Tanrının büyük yalnızlığından

Ağaçlar birer ses salkımıydı kuşların ağzında
Ayın puslu cümlesinde evler okunaksız harflerdi 
Yasemin kokularından bir ışık sokaklarda
Gittim denizin lacivert bahçesine oturdum 
Ölümün mü hecesiydim yaşamın mı bilmiyorum
Arzuyla vazgeçiş canımda halkalanıyordu
Ses değil sessizlik değil zaman değil mekân değil
Ağzımda bir çocuktan kalma süt kokuları
Kirpik ırmakları dil pınarları parmak yağmurları
Kayaların masalını dinliyordum kumlardan
Dağlar gecenin merhametinde çıkıyordu sabaha
Ey yalnızlığın yaprak döken mahşeri
Ayrılığın büyük harfiydi her şey
Sen bir deniz kıyısında gonca zamandın 
Ben eski şarkılardan eskiydim kimsesizdim 
İçimde dünyanın bütün akşamları
Tuttum ağzının sabahına sözler söyledim
Ey güzelliğin ölümden büyük yaşama gücü
Yalnız ölenler unutur birbirini 
Seni sevmeye yeni başladım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder