24 Mayıs 2016 Salı

Birhan Keskin / İz

acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
benden savrulan parçalar kurusa da,
izleri var hala yolun kenarında.

izini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı
vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun,
ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin
hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle
büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin.

ne zamandı bilmiyorum. yaşadıklarından sana
kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun
yerde fırtına koparan korku. kendi sarmalında
döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin
kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun.

şimdi, acının ormanından geçiyorsun
her şey bir daha kanasa da
ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben
geç meleğim, senin de şarkıların olsun
içindeki telleri titreten.

10 Mayıs 2016 Salı

Birhan Keskin / Soğuk Kazı

dünyanın acısı benden yırtılmış,
onca kesik yol içimde, onca harita.
ağrıyla soğukta sustum, dönülmezdi
dönülmez, üstüm başım buz iğnesi.
parça parça neye benzedim bilemem
kuzeyden bir kurt kaldı içimde,
sesi sularla sisli.
sararan yaprağın zehri benmişim,
ve meğer buzulun orjini
düz yolları, yokuşları, ışıklı şehirleri
ne çok isimle çağırdım ne çok şeyi!
inceciğim, kırığım, anla...
bu yüksekten bir düzlüğe indir beni.

Edip Cansever / Başım Dönüyor İkimizden

çocuklar ekmek yiyorlar gibidir sesin
ön dişleriyle belli belirsiz
bir martı kalıyor gibidir hiç olmayandan
çünkü biz ikimiz de çirkin değiliz
evet mi hayır mı pek anlamadan.

ne biçim bir sestir şu bizim dalgınlığımız
bir tayın dişinde ince taflan
az yaşlı bir kadında göğüs uçlarının
yanarak sımsıcak bir kedinin ağzından
dönüp iç çekmesine gece kuşlarının.

sonra biz dağ başlarında apansız kurşunlanan
süresiz baş dönmesiyiz çok garip adamların.